18 Ağustos 2025 - 10:47
Güney Kafkasya'da Jeopolitik Deprem: "Trump Rotası" Anlaşması ve Zengezur Koridoru

Ermenistan ve Azerbaycan arasında ABD'nin arabuluculuğunda imzalanan "Trump Yolu ile Uluslararası Barış ve Refah" adlı anlaşma, sadece bölgesel barış çabası değil; Güney Kafkasya'nın jeopolitik dengelerini baştan aşağı değiştirebilecek stratejik bir plan. Türkiye ile Azerbaycan'ın Nahçıvan bağlantısını sağlayan, İran'ı çevreleyen bu koridor, bölge haritasında yeni güç dinamikleri oluşturuyor.

Uluslararası Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- 8 Ağustos 2025'te Washington'da ABD Başkanı Donald Trump’ın arabuluculuğunda imzalanan “Trump Yolu ile Uluslararası Barış ve Refah” anlaşması, Güney Kafkasya bölgesinde soğuk savaş yıllarından beri yaşanan çatışma dinamiklerini önemli ölçüde değiştirecek bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Bu planın merkezinde, Ermenistan’ın Sünik vilayetindeki Zengezur Koridoru yer alıyor. Koridor, Azerbaycan’ın anakarasını Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ne kara bağlantısıyla bağlarken, aynı zamanda İran’ın Gürcistan ve Avrupa’ya doğrudan erişimini kısıtlayan kritik bir jeopolitik geçiş noktası olarak öne çıkıyor.

Anlaşma ile ABD'ye koridorun altyapı geliştirme hakları 99 yıllığına verildi ve projeye "TRIPP" (Trump Rotası) adı verildi. Bu, sadece ekonomik değil, stratejik ve siyasi bir müdahale olarak görülmeli. Uluslararası ilişkiler analistleri, bu koridorun İran’ın kuzeybatıdaki jeopolitik derinliğini büyük ölçüde zayıflatacağına dikkat çekiyor. ABD’nin etkisi altına giren bu geçit, Batı’nın İran sınırlarına bir adım daha yaklaşması anlamına gelirken, İran’ın bölgesel stratejilerinde belirleyici bir dönüm noktası yaratacak.

Uzmanlar, Zengezur Koridoru’nun sadece Azerbaycan’ın Türkiye ve Orta Asya ülkeleriyle bağlantısını sağlamayacağını, aynı zamanda Bakü-Ankara hattını Hazar’dan Anadolu’ya uzanan güçlü bir jeopolitik eksene dönüştüreceğini vurguluyor. Bu durum, İran’ın ulusal çıkarlarına yapısal bir meydan okuma anlamına geliyor. Eğer Ermenistan söz konusu anlaşma kapsamında koridorun yönetiminde belli bir dış denetime izin verirse, bu durum bölgedeki güç dengelerini köklü biçimde değiştiriyor ve İran’a karşı siyasi, ekonomik ve güvenlik baskısı oluşturan bir “jeopolitik sensör” işlevi görebilir.

Bölge güvenliği açısından da kritik bir unsur olan bu anlaşma, sadece toprak ve koridor meselesiyle sınırlı kalmıyor. Çin’den Avrasya Ekonomik Birliği üyelerine kadar İran’ın doğu bağlantılarına olan ihtiyaç azalırken, Tahran’ın küresel pazarlık gücü zayıflıyor. Ayrıca Batı’nın kontrolündeki güzergâhlar kriz anlarında enerji, mal ve bilgi akışını kısıtlayabilir, bu da İran’ın savunma ve diplomasi alanındaki pozisyonunu olumsuz etkileyebilir.

İran’ın bu sürece karşı alacağı tutum ise bölgenin geleceğini belirleyecek kilit faktörlerden biri. Uzmanlar, İran’ın Ermenistan ile daha güçlü ilişkiler kurup koridor üzerindeki egemenlik hakkını kırmızı çizgi olarak ortaya koyması gerektiğini söylüyor. Alternatif güzergahların hızlıca geliştirilmesi, altyapı yatırımları ve sınır güvenliğinin güçlendirilmesi gibi önlemlerle bu stratejik tehdide karşı koyulmasının mümkün olduğu belirtiliyor.

Sonuç olarak, Zengezur Koridoru eski savaş yaralarını sarmaya yönelik bir barış projesi olmaktan çok, Güney Kafkasya’daki bölgesel güç ve strateji savaşının yeni bir cephesi olarak karşımıza çıkıyor. ABD’nin bölgedeki jeopolitik nüfuzunu pekiştiren bu hamle, İran ve bölge dışı güçlerin çıkarları açısından derin etkiler yaratacak ve bölgenin jeopolitik haritasını uzun yıllar şekillendirecek bir kırılma noktası niteliğinde. Bu nedenle, bölgesel aktörlerin stratejik refleksleri ve çok katmanlı diplomasi bu gelişmeler karşısında belirleyici olacaktır.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha